Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar, 2025 seçim bildirgesini açıkladı ve seçim lansmanını yaptı.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Şimdi geleceğe bakma zamanı” diyerek, “Önümüzdeki beş yıl, KKTC’nin kalkınma hamlesini hızlandıracağı, halkımızın refahını yükselteceği, dünyada sesinin daha gür duyurabileceği bir dönem olacaktır.” vurgusu yaptı.
“20 Ekim sabahından itibaren Kıbrıs Türk halkı için her alanda ‘Atak Diplomasiye’ geçiyoruz”
Tatar, “Müzakereden diplomasiye geçiş, yarım asrı aşan başarısızlık dolu tüketilmiş federasyon dönemini kapatmak demektir. Bu adım, Kıbrıs Türk halkının iradesini dünyaya taşıyarak yeni bir geleceğin kapısını aralayacaktır. Bu dönemin adı Atak Diplomasidir. 20 Ekim sabahından itibaren Kıbrıs Türk halkı için her alanda ‘Atak Diplomasiye’ geçiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın “Vizyon: Atak Diplomasi” lansmanı Atatürk Spor Salonu’nda yapıldı. Program, açık hava etkinlikleri ile başladı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, etkinliğin yapıldığı alana eşi Sibel Tatar ile birlikte geldi.
Etkinliğe; Sağduyu Mutabakatı, Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Yeniden Doğuş Patisi (YDP) Genel Başkanı, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı katıldı.
Şehitler huzurunda yapılan Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunduğu etkinlikte, Meclis Başkanı Ziya Öztürkler, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları ile partililer de yer aldı.
Etkinlikte, yerli ve Türkiye’den ekipler halk dansları gösterisi sundu, Türkiye’nin ses sanatçılarından Yavuz Bingöl sahne aldı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuşmasına; “Bugün sizlerin huzurunda siyasete ilk girdiğim günkü heyecanla bulunuyorum” diyerek başladı.
Etkinliğin, 19 Ekim’de gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde seçim bildirgesini açıklamak, geçmişi değerlendirmek ve birlikte inşa edecekleri ortak geleceğin yol haritasını kamuoyu ile paylaşmak üzere düzenlendiğini ifade eden Tatar, şöyle devam etti:
“Göreve geldiğim günden bu yana tek hedefim; ‘Sağlam Devlet, Saygın Gelecek’ anlayışıyla hareket etmek olmuştur. Çünkü biliyoruz ki güçlü bir devlet olmadan, saygın bir geleceğe yürümek asla mümkün değildir. İşte bu yüzden geçen beş yılda attığımız her adımı, devletimizin güçlenmesine, halkımızın refahına ve geleceğimize adadık. Ve bu tarihi mücadelemizi daima Anavatan Türkiye ile tam bir iş birliği ve dayanışma içinde yürüttük. Bu dönem boyunca Türkiye Cumhuriyeti, maddi ve manevi desteğiyle, her alanda yanımızda olmuştur.”
Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanı olarak yürüttüğü diplomasinin sadece Rum tarafıyla yapılan bir görüşme süreci değil, aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni paradigma etrafında bütünleşmesini, eskimiş, tüketilmiş ve sadece Rum tarafına fayda sağlayan mevcut statükoyu değiştirmeyi hedeflediğini kaydetti.
“Kurucusu olduğumuz ortaklık Cumhuriyeti, bir Rum devletine dönüşmüştür”
Bu paradigma değişikliğinin yıllardır verilen mücadelenin bir gereği olduğunu ifade eden Tatar, şunları kaydetti:
“Halkımız 1963 ile 1974 arasında kendi vatanında zorla göçmen olmuş, yokluğa ve saldırılara maruz kalmıştır. Ancak Kıbrıs Türkü, kahraman mücahitlerinin cesareti ve Anavatan’ın desteğiyle tüm bu olumsuz koşullara rağmen direnmiştir. 1974 Mutlu Barış Harekâtı ise Kıbrıs Türk halının en önemli dönüm noktasıdır. Milli tarihimizin dönüm noktasıdır. O tarihten bu yana, tam 51 yıldır, Kıbrıs’ta sınırları belirlenmiş bir coğrafyada, iki ayrı halk, iki ayrı devlet ve iki ayrı demokrasi vardır. Barış, huzur ve güvenlik vardır. Rum tarafıyla liderler düzeyinde 1968’den bu yana görüşmeler sürüyor. Büyük bölümü federasyon zemininde yapılan bu görüşmelerin sonucu Kıbrıs Türk halkı için bir hayal kırıklığı olmuştur. Annan Planı’na ‘evet’ diyen halkımız, hiçbir somut kazanım elde edemezken, ‘hayır’ diyen Rumlar AB üyesi yapılmıştır. Kurucusu olduğumuz ortaklık Cumhuriyeti, bir Rum devletine dönüşmüştür.
Rumlar, Kıbrıs Türkleriyle gücü, zenginliği ve her açıdan eşit bir hayatı paylaşmak istemedikleri için görüşmeler hiçbir sonuca ulaşmamıştır. En son 2017 yılında Crans Montana’da verilen onca tavize rağmen, Rum tarafının ‘sıfır asker sıfır garanti’ ısrarıyla bu görüşmeler de başarısızlığa uğramıştır. Hani şimdi diyorlar ya ‘artık bu son olacak, son bir kez daha deneyeceğiz’ diye, işte o görüşmelere de öyle başlanmıştı. Sonucu malumdur.
‘Bu son olacak’ diye diye geldiğimiz noktada, halkımız bütün dünyanın gözleri önünde, Rum tarafının sorumlusu olduğu izolasyon ve ambargoların altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Bu sessiz insanlık suçu halen devam etmektedir.
İşte biz, bu sessizliği bozan güçlü bir ses olduk. Halkımızın sesi olduk. Bize öfkelenmelerinin nedeni de budur.”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, son beş yılda, halk için hiçbir fayda sağlamamış federasyon modelini geride bıraktıklarını, Birleşmiş Milletler nezdinde ortak zemin olmadığını kayda geçirmeyi başardıklarını kaydetti.
Yeni siyaset ve paradigma değişimi gereği egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletin iş birliğine ve samimi diyaloğuna hazır ve açık olduklarını büyük bir özgüvenle ortaya koyduklarını belirten Tatar, bu süreçte asla diyalog, temas ve görüşmelerden kaçan taraf olmadıklarını belirtti.
TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC’nin tanınması çağrısına teşekkür
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bugün BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, KKTC’nin tanınması çağrısından dolayı teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Tatar konuşmasında, önceki Rum lider Nikos Anastasiades ile daha sonra yerine seçilen Nikos Hristodoulides yaptığı görüşmelere de değinerek, her ikisiyle de ikili, üçlü, altılı pek çok formatta farklı tarih ve yerlerde bir araya geldiklerini belirtti.
Son beş yılda halkımızın sesini dünyaya başarıyla duyurabildik
Tatar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu görüşmelerde daima kalıcı bir çözümün ancak halkımızın özden gelen haklarının kabul edilmesiyle mümkün olabileceğini, iki taraf arasında bir statü eşitliğinin zorunlu olduğunu her platformda bıkmadan usanmadan, özgüvenle dile getirdik.
İşte bu özgüven, müzakereden diplomasiye uzanan sürecin de önünü açmıştır.
Dış politikada artık edilgen, bekleyen, sadece müzakere masasına çağrıldığında söz alan, Rum yönetimin belirlediği çerçevenin içine hapsolmuş bir Kıbrıs Türk tarafı yoktur.
Son beş yılda müzakereden diplomasiye, federasyon temelli çözümsüzlükten iki devletli yeni çözüm paradigmasına geçiş yaparak halkımızın sesini dünyaya başarıyla duyurabildik.
Türk Devletleri Teşkilatı’na anayasal ismimizle gözlemci üye olarak oy birliği ile üye olduk. İslam İş Birliği Teşkilatı ve Ekonomik İş Birliği Teşkilatı’nda varlığımızı güçlendirdik.
Azerbaycan’dan Avusturalya’ya, Orta Asya’dan Avrupa’ya ve hatta Afrika’ya kadar pek çok coğrafyada sesimizi duyurduk. Federasyon masalarında kaybolan yıllarımızın ardından, artık kendi vizyonumuzla karşı tarafı masaya davet eden bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin olabileceğini herkese gösterdik.
Rum tarafına ve dünyaya karşı yeni paradigma değişimini en üst perdeden dile getirirken içerde de halkımızın ihtiyacı ve beklentisi olan pek çok projeyi Anavatan Türkiye ile kurduğumuz güçlü ve samimi ilişkiyle hayata geçirdik.”
Tatar, devletin simgesi, halkın evi, yeni Cumhuriyet yerleşkesinin, bu vizyonun sonucu olarak inşa edildiğini, yeni Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binalarının hizmete alındığını ifade ederek, Yüksek Mahkeme binasının da hızla tamamlanması için çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Yeni yerleşkenin tam karşısına yaklaşık 400 dönümlük bir arazi üzerinde adanın en büyük park alanının hazırlandığını ifade eden Tatar, “Modern Milli Kütüphanesi, sosyal tesisleri, yürüme yolları, spor alanlarıyla ve camisiyle yeni Cumhuriyet Parkımız, Gönyeli’den Köşklüçiftlik’e kadar Lefkoşa’nın her yerindeki insanımız için yeni bir cazibe ve yaşam merkezi olacaktır” dedi.
Yine bu dönemde girişimleriyle hayata geçen bir diğer büyük projenin ise dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali Teknofest’in bu yıl ülkede düzenlenmesi olduğuna işaret eden Tatar, Türkiye’nin gururu Baykar firmasının yöneticisi Selçuk Bayraktar’ın Teknofest vesilesiyle KKTC’ye verdiği büyük desteğin, bu süreçte ülke üniversiteleri ve genç girişimcileriyle birlikte bir bilişim ve teknoloji adasına dönüştürme hedefini de görünür kıldığını kaydetti.
Bu hedefin gerçekleşmesinin altyapısını sağlayacak bir diğer büyük projenin imzasının da yine kendi girişimleriyle geçtiğimiz Temmuz ayında atıldığını belirten Tatar, “Ülkemizin fiber optik altyapısının geliştirilmesi ve süper hızlı internetin evlere, üniversitelerimize, okullarımıza ve işletmelerimize götürülmesi için çalışmalar başlatılmıştır” şeklinde konuştu.
Öte yandan sağlıkta da bu son dönemde büyük atılımlar gerçekleştirildiğini ifade eden Tatar, şöyle devam etti:
“Bütünüyle tamamlandığında sadece Lefkoşa’da mevcut hasta yatak kapasitesini binin üzerine çıkaracak olan yeni devlet hastanesinin ilk aşamasının temelini Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte 20 Temmuz da attık. Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinin yenilenmesi sürecini de başlattık.
Ulaşım altyapımızın geliştirilmesi de ülkemizin refahı için öncelikli alanlarımızdan biri olmuştur. Son dört yılda yaklaşık 44 km’si bölünmüş, 184 km’si tek yol olmak üzere toplam 228 km yol hizmete açılmıştır. Özellikle Lefkoşa Kuzey Çevre Yolu’nun doğu ve batı bölümlerinin tamamlanması ile Girne Yolu Köprülü Kavşağının açılması, çevre kirliliğinin azalmasına, trafik güvenliği ve konforunun artmasına önemli katkılar sağlamıştır.
Tüm bu başarılar, ‘Sağlam Devlet, Saygın Gelecek’ vizyonumuzun ne kadar doğru ve hayati olduğunu göstermektedir. Yeni dönemde her alanda ‘Atak Diplomasi’ aşamasına geçmemize de imkân sağlamıştır.”
Şimdi geleceğe bakma zamanı
Cumhurbaşkanı Tatar, “Şimdi geleceğe bakma zamanı” diyerek, “Önümüzdeki beş yıl, KKTC’nin kalkınma hamlesini hızlandıracağı, halkımızın refahını yükselteceği, dünyada sesinin daha gür duyurabileceği bir dönem olacaktır” vurgusu yaptı ve şöyle devam etti:
“Müzakereden diplomasiye geçiş, yarım asrı aşan başarısızlık dolu tüketilmiş federasyon dönemini kapatmak demektir. Bu adım, Kıbrıs Türk halkının iradesini dünyaya taşıyarak yeni bir geleceğin kapısını aralayacaktır.
Bu dönemin adı Atak Diplomasidir.
Atak Diplomasi, her şeyden önce Kıbrıs Türk halkının iradesini ciddiyetle dikkate alan bir anlayıştır. Başkalarının belirlediği dikte edilmiş sınırlara sıkışmadan, kendi yolunu açan, stratejik çıkarlarını merkeze koyan bir vizyonun açılımıdır. İttifaklarımızı çoğaltan, küresel ve bölgesel fırsatları halkımızın yararına dönüştüren cesaretli bir duruşu ifade etmektedir.
Bu vizyon, yalnızca uluslararası tanınma çabasından ibaret değildir. Rum yönetiminin abluka siyaseti ile dayattığı izolasyon ve ambargoları kırmak, halkımıza somut kazanımlar getirecektir.
Atak Diplomasi, halkımızın günlük hayatına da yansıyacaktır. Ulaşımda, enerjide, sağlıkta, ticarette, turizmde ve iletişimde güçlü yatırımlar yapılacaktır. Eğitimde, teknolojide, kültür ve sanatta yeni alanlarla gençlerimizin önü açılacaktır. Halkımızın refahı yükselecek, özgüveni artacaktır.
Bu süreci hayata geçirecek olan akıllı güçtür. Akıllı güç, halkımızın birikimini, yeteneklerini, hukuki haklarını, ekonomik ve teknolojik kapasitesini, kültürel mirasını ve özgüvenini bir araya getiren kararlı bir iradedir. Riskleri öngören, fırsatları hızla değerlendiren, Kıbrıs Türk halkını dünyaya taşıyacak olan vizyondur.”
Görevde olduğumuz ilk beş yılda “Müzakereden Diplomasiye” geçişi başarıyla gerçekleştirmenin huzuru içerisinde olduğunu dile getiren Ersin Tatar, “Ancak diplomasi sadece uluslararası ilişkilerle sınırlı değildir. Kararlı bir duruşla şekillenen iyi ilişki ve diyalog pek çok farklı alanda halkımızın ihtiyacı olan hizmetleri ve eserleri ülkemize kazandıracaktır.
İşte bu nedenle 20 Ekim sabahından itibaren Kıbrıs Türk halkı için her alanda ‘Atak Diplomasiye’ geçiyoruz.” dedi.
Tatar, bunun için yeni dönemde belli başlı alanlarda yapacaklarını da anlattı.
Ulaşım
Tatar, ülkede kayıtlı araç sayısının 425 bini aşmış durumda olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Yaygın, nitelikli ve güvenli yollar olmadan KKTC’nin kalkınması istediğimiz düzeye gelemez. Mevcut ulaşım ağını geliştirmek için Karayolu Master Planı çerçevesinde önümüzdeki beş yılda büyük bir dönüşüm gerçekleştireceğiz. Bu amaçla Lefkoşa–Ercan yolu, Girne Dağ yolu, İskele-Boğaz hattı gibi projeler önceliğimiz olacaktır.”
Sağlık
Yeni hastaneler ve sağlık merkezleriyle halka daha nitelikli, daha erişilebilir ve ücretsiz sağlık hizmeti sunulacağını dile getiren Tatar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin ilk aşamasını tamamlayacak ve ikinci aşamasının temelini atacağız. Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ni yenileme çalışmalarına da yine bu dönemde başlayacağız. Genel Sağlık Sigortasının hükümetimiz ve meclisimizle iş birliği içinde yasalaşması için gerekli desteği mutlaka vereceğiz. Yine bu dönem içinde Türkiye Cumhuriyeti’yle ortak bir protokol imzalayarak T.C. kimliği taşıyan tüm KKTC vatandaşlarının Türkiye’deki devlet hastanelerinden ücretsiz sağlık hizmeti alabilmesini de inşallah biz gerçekleştireceğiz.”
Eğitim
Eğitim alanında yapılacaklara da değinen Ersin Tatar, her belediye sınırı içinde sıfırdan yeni okul inşa edilmesinin hazırlığını yapacaklarını, deprem riski taşıyan bütün devlet okullarının güçlendirilmesini sağlayacaklarını kaydetti.
Enerji
Adanın en önemli sorunlarından biri olan enerji konusunda yeni dönemde altyapıda büyük bir değişim hedeflediklerine dikkat çeken Ersin Tatar, şöyle konuştu:
“Türkiye ile elektrik bağlantısını hayata geçireceğiz. Yeni santral yatırımıyla enerji arz güvenliğini, daha ucuz ve sürdürülebilir bir enerji hizmetini önümüzdeki beş yıl içinde mutlaka gerçekleştireceğiz.”
Teknoloji
Teknoloji alanındaki hedeflerine de işaret eden Tatar, şöyle devam etti:
“Fiber optik altyapıyı projesini bu dönemde gündeme getirmiştik. Yeni dönemde bu altyapının hızla kurulmasını sağlayarak, her eve, okulumuza, iş yerlerimize ve üniversitelerimize süper hızlı interneti mutlaka yayacağız. Bununla yetinmeyecek, Türkiye’deki uygulamaya paralel olarak mobil hatlarda 5G teknolojisini de bu dönemde hayata geçireceğiz.”
Ekonomi
Devleti güçlendirmenin, halkın yaşam kalitesini arttırmanın temelinin güçlü bir ekonomi olduğunun bilinciyle ekonomide üretimi ve istihdamı desteklemek için yeni imkanlar ortaya koyacaklarını ifade eden Tatar, bu amaçla, KKTC ürünlerinin Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerine pazarlanmasını sağlayacak ‘Kardeş Pazarlar Ağı’ kurulmasına Türkiye ile öncülük edileceğini aktardı.
Tatar, Anavatan Türkiye ile ortak projelerde yerli tedarikçi oranının artırılmasını ve büyük ölçekli yatırımları özel sektörle iş birliği içinde yürütecek güçlü bir “Yatırım Ofisi”nin hayata geçirilmesini gündeme taşıyacaklarına işaret etti.
Turizm
Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Turizm, ülkemizin dünyaya açılan penceresi ve en çok gelir üreten istihdam sağlayan sektörlerimizden biridir. Yeni dönemde, sağlık turizm hattı kurulacak, İngiltere dışındaki ülkelere ve TDT ülkelerine uçuşlar Türk Hava Yolları’nın desteğiyle artırılacaktır. Girne ve Gazimağusa limanları uluslararası cruise ağına entegre edilecek şekilde yeni bir girişim başlatılacaktır.”
Tarım
Tarımsal üretim ve gıda güvenliğini ekonomik bağımsızlığın temeli olarak gördüklerini vurgulayan Ersin Tatar, çiftçileri, üreticileri ve hayvancıları güçlendirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Bu kapsamda üreticilerin TDT ülkelerindeki pazarlara erişimi için kooperatif ve şirketleşme modelleriyle desteklenmesi ve Mesarya Ovası’nın suyla buluşturularak ikinci ürün yetiştiriciliğinin teşvik edilmesini önemsediklerini dile getiren Tatar, ayrıca yine Anavatanla iş birliği içinde, çiftçilere ucuz mazot, modern sulama sistemleri ve teknolojik destek verilmesi hedefiyle yeni bir planlamayı da hayata geçireceklerini kaydetti.
Kültür ve Sanat
Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kültür ve sanata gelince. Yeni dönemde bu alanda yapacağımız ilk adım, halen inşaatı hızla tamamlanmakta olan Yeni Cumhuriyet Parkı içindeki 3 Bin 700 metrekarelik kapalı alanı olan yeni Milli Kütüphanemizin önümüzdeki yıl hizmete açılması olacaktır.
Öte yandan halen Eğitim Bakanlığımıza ait bir binada faaliyetlerini yürüten senfoni orkestramızın da yer alacağı ve içinde tiyatro sahnesinin de bulunacağı yeni bir opera ve tiyatro binamızın temeli de yeni dönemde atılacaktır.”
Kapalı Maraş açılımında ikinci aşama
Kapalı Maraş konusunda da değinen Ersin Tatar, “Yeni paradigmayı, özgüvenli diplomasi ve açılım sürecini başlatırken bu hepimiz için önemli bölgeyi belirli sınırlar içinde halkımızın ve ziyaretçilerin kullanımına açmıştık. Yeni dönemde Kapalı Maraş Açılımının ikinci aşamasına geçişi başlatacağız.” dedi.
Bu amaçla, günümüz şehircilik anlayışını yansıtan, halihazırda tamamlanmış envanter çalışmalarının sonuçları da dikkate alınarak, Kapalı Maraş’ın yeni bir imar planına tabii tutulması ve yasal hak sahipleri mağdur edilmeden Gazimağusa ile bütünleştirilmesinin gündeme getirileceğini anlatan Tatar, bu sürecin yakından takipçisi olacaklarını kaydetti.
Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamının sadece Rum tarafıyla ve dış ilişkilerden sorumlu bir makam olmadığını, devletin ve halkın birlik ve bütünlüğünü temsil eden, devletin devamlılığından ve kamu işlerinin kesintisiz ve düzenle yürütülmesinden de sorumlu olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanının, halkın büyük çoğunluğunun oyuyla, halkın iradesiyle seçildiğini ifade eden Tatar, “Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, yeni vizyonumuzu, beni destekleyen hükümetimizle samimi bir iş birliği içinde ve Anavatan Türkiye’nin gönülden desteğiyle bugüne kadar nasıl hayalden gerçeğe dönüştürdüysek yeni dönemde de aynı samimi ilişkiyle yapacağımızdan hiçbir kuşkum yoktur. Bizim farkımız da zaten buradadır. Halkımızın talep ve beklentilerini kavga ve gürültüyle değil, iş birliği ve samimi diyalogla çözebilmektir. Bu nedenle, arkasında durduğumuz bütün projeleri, Anavatan Türkiye ile kurduğumuz güçlü bağlar ve adaylığımı destekleyen kıymetli hükümet ortaklarımızla birlikte gerçekleştireceğimize olan inancım tamdır” şeklinde konuştu.
“Ben halkımın sözcüsüyüm, bu toprağın Ersin Tatar’ıyım. İçinden çıktığım halkımın Cumhurbaşkanıyım”
Tatar, bugün sadece önümüzdeki beş yıl içinde gerçeğe dönüştürecekleri bir seçim bildirgesi sunmadığını, yeni ve dinamik bir vizyonu, ortak geleceğe dair planladıkları yeni ufku sunduklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Ben halkımın sözcüsüyüm, bu toprağın Ersin Tatar’ıyım. Dün söylediklerini bugün inkâr edenlerden asla olmadım, olmayacağım. Kimileri, benim sizlerle kurduğum bu yakın ilişkiden, makamda oturan değil, ülkemizin her bir köşesinde sizlerin arasında olmamdan, hiçbir siyasi görüş ayrımı yapmadan her bir vatandaşımızla konuşmamdan büyük bir rahatsızlık duyuyorlar. Bir kez daha söyleyeyim, ben neysem o’yum. Halkımızın ilk lideri Dr. Fazıl Küçük’ün müsteşarı Cemal Müftüzade’nin torunu, kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın Maliye Bakanı Rüstem Tatar’ın oğluyum. İçinden çıktığım halkımın Cumhurbaşkanıyım. Halkın içinden çıkmış bir Cumhurbaşkanını, halkıyla her daim görüşüp, onlarla birlikte olduğu için suçlayacak kadar kibri hırsını aşmışlara en iyi cevabı, inanıyorum ki Kıbrıs Türk Halkı 19 Ekim günü sandıklarda verecektir. Bundan en ufak şüphem yoktur.”
Tatar, eski dünya düzeninin çöktüğü ve yenisinin henüz kurulmadığı, kaotik ve savaşlarla dolu bir döneme girildiğine de işaret ederek, Avrupa’nın hemen yanı başındaki Ukrayna’da yaşananların, Gazze’de, masum ve mağdur Filistin halkının uğradığı soykırım ve Suriye’nin içine düşürüldüğü duruma işaret etti.
“Rum yönetimi, bir barış ve huzur coğrafyası olması gereken adamızı silahlandırmakta, İsrail’den füzeler almakta ve bölge dışı ülkelerin burada askeri üsler kurmasına, savaş uçakları konuşlandırmasına da zemin hazırlamaktadır” diyen Tatar, şunları kaydetti:
“Tüm bu gelişmeler, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığının, KKTC ve Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve geleceği için ne denli önemli ve gerekli olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Yüzlerce yıllık hoşgörü geleneğimize, özgürlüklere olan inancımıza ve tüm bunlarla şekillenmiş, kimsenin kimseye dayatmada bulunmadığı yaşam tarzımıza daima bağlı kalacağız.
Anavatan Türkiye’nin sarsılmaz desteğiyle, halkımızın iradesiyle, gençlerimizin enerjisiyle, kadınlarımızın emeğiyle, yaşlılarımızın duasıyla hiç kimseyi dışarda bırakmadan, kimseye kökenini, doğduğu yeri sormadan, bu vatan için yüreği çarpan bütün vatandaşlarımızla birlikte yürüdük ve yürüyeceğiz.
Birlikte başardık ve hep birlikte daha fazlasını başaracağız.
Kıbrıs Türk halkının şaşmaz sağduyusunda buluşan Ulusal Birlik Partimize, Demokrat Partimize, Yeniden Doğuş Partimize ve bu partilerin en yeni üyesinden kıymetli genel başkanlarına kadar her kademedeki yol arkadaşlarıma bana olan destekleri için bir kez daha en samimi teşekkürlerimi sunuyorum. Hangi görüşten olursa olsun, adamızın dört bir yanında, köyünde, şehrinde yaşayan, çalışan ve yüreği bu topraklar için atan her bir vatandaşımıza, kardeşimize teşekkürü bir borç biliyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Yaşasın Kıbrıs Türk halkı, yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, sağ olun, var olun.
Halkın adamıyım halkın içinden biriyim yine halkın desteğiyle sandıktan zaferle çıkacağıma inanıyorum.”