4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yaklaşan 19 Ekim seçimleri öncesinde dikkat çeken bir açıklama yaptı. Akıncı, seçimlere yönelik halkın umutsuzluğunu dile getirerek, “Nüfus ve seçmen yapısının değiştirildiği, cumhurbaşkanının müdahalelerle belirlendiği bir düzende seçimlerin anlamı sorgulanır hale geldi.” dedi.

Akıncı’nın sosyal medyalaşımı şu şekilde:
Bir çoğumuz bu ülkede artık seçim yapmanın bir anlamı kaldı mı diye düşünmektedir. Nüfus ve seçmen yapısının her gün değiştirildiği, cumhurbaşkanının müdahale ile belirlendiği, kurultayda büyük farkla seçilenin talimatla başbakanlıktan gönderilerek, en düşük oy alanın başbakan yapıldığı bir toplumdan söz ediyoruz.

Ne var ki hayat da devam ediyor ve ne anlamı kaldı diye düşünülse de, 19 Ekim günü sandıklar yeniden kurulacak. Toplumsal dokumuzun sonuç verecek büyük bir boykot ve pasif direniş eylemlerine müsait olmadığı da bazı örneklerde yaşanarak görüldü.

2020 seçimlerinde bana karşı yapıldığı kadar bir müdahale bu seçimde de yaşanır mı? Hazır geçen defadan deneyimli Büyükelçi yeniden atanmışken, mekanını yine seçim karargahına dönüştürür mü? Göreceğiz…

Erdoğan kendine bağladığı tüm devlet aygıtlarını sahaya sürüp geçen defa uygulattığı yöntemleri tekrarlamazsa, bu defa “vizyonunun tam arkasındayız” dediği adayın işi zor görünüyor. Mevcut aday tablosu ışığında seçimin ilk turda sonuçlanması ve yaşanan son beş yıllık deneyim ışığında Erhürman’ın bu seçimi kazanması büyük bir olasılıktır diye düşünüyorum.

Ne var ki, çok önemli bir durumun altını çizmek isterim. Tatar’a zaten asla oy vermeyecek ama Erhürman’da da aradığı duruşu göremeyen hiç de azımsanamayacak oranda geniş bir kitlenin olduğuna inanıyorum. Bu kitle elbette Kıbrıs’ta barış ve çözümü arzulayan bir kitledir ama aynı zamanda çözümün sadece bizim arzumuzla olamayacağının da bilincindedir. Bu nedenle,toplumumuzun iç yapısındaki gelişmeler, habire değiştirilen nüfus yapısı, her şeyin Ankara’ya havale edilmesi, laiklik karşıtı gelişmeler, kısacası yürütülen vilayetleştirme politikası bu insanlarımızı derinden kaygılandırmaktadır. Bazılarının sandığı gibi marjinal değil, hiç de küçümsenemeyecek sayıda, kendini gerçek anlamda Kıbrıslı Türk olarak hisseden insanımız, müdahale olduğunda bunun görülmesini ve karşı çıkılmasını, “beni sokmayan yılan bin yaşasın” denmemesini; yazdıklarıyla aynı görüşte olunmasa da gazetecilere linç girişimi yapılırken sessiz kalınmamasını istemektedir. Bunlar her şey bir yana, kendine “demokratım” diyen her aydın kişiden beklenen davranışlardır.

Benim üslûbum beğenilmeyebilir. Herkesin üslubu kendine ait. Elbette üslup da önemli ama asıl önemlisi içerik, yani işin özü. Bu kitle özde tutarlılık aramaktadır.

Arıklı: YDP üye sayısı olarak ülkenin en büyük 2’nci siyasi partisi
Arıklı: YDP üye sayısı olarak ülkenin en büyük 2’nci siyasi partisi
İçeriği Görüntüle

Kanımca bu kitlenin 19 Ekim günü sandığa gidip gitmemesi belirleyici faktörlerden biri olacaktır.

2015 seçiminin 2.turunda CTP tam bir örgütsel destekle yanımda durmuş ve başarıyı birlikte kazanmıştık. 2020 seçiminin ikiinci turunda aynı motivasyon maalesef yoktu.

Bunları gören ve üzülen bana oy vermiş yurttaşlarımızın, her şeye rağmen, benzer ruh haliyle hareket edip o gün evde oturmalarını önermek bize yakışmaz.

Tam tersine şu anda önümüzde bulunan tablo karşısında, müdahale ile o makama oturup beş yılı boşa harcayanın dönemini kapatmalıyız. Başlayacak döneme gerçekten “yeni” diyebilmemizi sağlamak durumunda olan ise sayın Erhürman’dır. Bu görev ve sorumluk ona ait olacaktır. Başarılı olmasını dilerim.